Sofra örtüsü yere yayılır, üstüne genelde altı ayaklı bir tahta konur. Onun üstüne de büyük yemek sinisi. Kaşıklar sininin çevresine sıralanır. Yemekler aynı kaptan yenir. Çok eskilerde sofralarda çatal ve bıçak yokmuş. . Sofra töresi ancak Tanzimat'la birlikte değişmeye başlamış ve herkes tabağına konulan yemeği çatal ve bıçak kullanarak yemeği zamanla öğrenmiştir.
İslam peygamberinin aile sofrası için önemli bir buyruğu vardır: "Yemeklerinizi ailenizle birlikte yiyin. Çünkü, o yemeğin bereketi vardır" diye buyrulmuştur.
İslam kültürüne göre, sofranın merkezi babadır. Büyük anne ve büyük baba (varsa) sofranın başı büyük babadır. Anne, çocukların arasındadır. Onlara yardım eder Sininin çevresine minderler dizilir, sofraya oturanlar sağ kolları sofaya dönük olarak minderlere, hafif bir çaprazla oturur. Yemeğe büyük olan kişi başlarmış.
Sofralarda, yemek sırasında pek konuşulmaz. Yüksek sesle gülünmez, yemeği beğenmeyen, sevmeyen biri varsa, bunu açıklamaz. Kesinlikle ağız şapırdatılmaz ,ekmek ısırılarak değil koparılarak yenir.Sofrada su içmek isteyen olursa, gençlerden biri bardağına suyu koyar. Ve o, suyunu bitirinceye kadar, sofradakiler bekler, su içenin yemek hakkı böylece korunur.
İlk yemek genelde çorbadır ve büyücek bir bakır kâse içinde sofraya gelir. Çorbadan sonra et yemeklerinden biri, yanında pilav, ardından ya bir soğuk yemek ya bir börek, sonra da tatlı türlerinden yada meyvelerden bir tabak, tepsiye gelir.
Yemek sonunda baba şükür duasını ettikten sonra herkes tuzluktan bir tutam tuz alarak ağzına atar ve yemeği pişirene "Anne elinize sağlık" gibi, "Çok güzel olmuş" gibi bir teşekkür deyimi söyler. Sonra, evin yetişmiş genç kızı büyüklere kahve yapmak üzere mutfağa geçer. Büyük anneler, babalar oturuyorken, sofradan kalkanlar, sırasına göre, sinideki sofra eşyasını toplar ve mutfağa götürürler. Yerde ekmek kırıntısı asla bırakılmaz.
Osmanlı mutfağının ve yemek kültürünün özelliklerini, tarihsel kültürel birikiminin verdiği çeşitlilik ve coğrafyanın ve iklimlerin verdiği zenginlik ve de denizlerin, göllerin getirdiği bereketle birlikte,dünyanın üç büyük mutfağından biri olma kıvamına getirmiştir..
25 Kasım 2007 Pazar
Saray Usulü Yassı Kadayıf
Kullanılacak Malzemeler
Şurubu için
2 bardak toz şekeri
*1 tatlı kaşığı limon suyu
*1-3/4 su bardağı su
1/2 zeytinyağı
1 bardak süt
4 yumurta
300 gr yassı kadayıf
Üstüne koymak için kaymak
Bir fincan gül suyu
Hazırlanma Şekli
*Şurubu: Şeker ve su orta ateşte karıştırılarak 10 dakika kaynatılır. İçine limon suyu ilave edilir. Orta koyulukta bir kıvama getirilir. Bir kenara soğumaya bırakılır.
*Hazır alınan yuvarlak yassı kadayıfların kenarlarını makasla yarım cm genişliğinde kesin. (Bu işlem kadayıfın yumuşak ve şurubu iyice çekmesi için yapılır). Kadayıfı sert sevenler kesmemelidirler.)
* Kenarları kesilen kadayıflar, içinde süt bulunan bir tepsiye dizilir. (Kadayıfları önce dizin sütü sonra üzerine gezdirerek dökebilirsiniz.) 2-3 dakika sütte kalan kadayıfları iki avuç içinde bastırın, emdiği fazla sütü çıkarın.
* Yumurtaları çırpın, yağı kızdırın. Kadayıfları yumurtaya batırıp kızgın yağa atın. İki yanı da pembeleşene kadar kızartılır.
*Sonra kevgirle alın. Tencerede kaynamakta olan suya batırılır. Tekrar kevgirde süzdürülür. Suyu süzülen kadayıf şurubun içine atılır.
* Bütün kadayıflar kızardıktan sonra şurup kabı orta ısılı ateşte 6-7 dakika kaynatılır. Tencere ateşten inince yassı kadayıflar soğumaya bırakılır. Soğuyunca servis tabağına alın. Üzerine bir kaşık kaymak koyun. Bir iki damla gül suyu dökün.(Hakiki saray usulünde sadece kaymak ve bir iki damla gül suyu konur.)
NOT: Sultan II. Selim'e Çift Katlı Yassı Kadayıf verildiği söylenir. Bu osmanlı padişahı tarafından çok beğenilen Çift Katlı Kadayıf tarifin aynısıdır. Sadece tek fark kaymak ve gül suyu iki kadayıfın arasına konur. Günümüzde kaymağın üstüne dövülmüş ceviz, hindistan cevizi veya antepfıstığı serpiliyor.
Şurubu için
2 bardak toz şekeri
*1 tatlı kaşığı limon suyu
*1-3/4 su bardağı su
1/2 zeytinyağı
1 bardak süt
4 yumurta
300 gr yassı kadayıf
Üstüne koymak için kaymak
Bir fincan gül suyu
Hazırlanma Şekli
*Şurubu: Şeker ve su orta ateşte karıştırılarak 10 dakika kaynatılır. İçine limon suyu ilave edilir. Orta koyulukta bir kıvama getirilir. Bir kenara soğumaya bırakılır.
*Hazır alınan yuvarlak yassı kadayıfların kenarlarını makasla yarım cm genişliğinde kesin. (Bu işlem kadayıfın yumuşak ve şurubu iyice çekmesi için yapılır). Kadayıfı sert sevenler kesmemelidirler.)
* Kenarları kesilen kadayıflar, içinde süt bulunan bir tepsiye dizilir. (Kadayıfları önce dizin sütü sonra üzerine gezdirerek dökebilirsiniz.) 2-3 dakika sütte kalan kadayıfları iki avuç içinde bastırın, emdiği fazla sütü çıkarın.
* Yumurtaları çırpın, yağı kızdırın. Kadayıfları yumurtaya batırıp kızgın yağa atın. İki yanı da pembeleşene kadar kızartılır.
*Sonra kevgirle alın. Tencerede kaynamakta olan suya batırılır. Tekrar kevgirde süzdürülür. Suyu süzülen kadayıf şurubun içine atılır.
* Bütün kadayıflar kızardıktan sonra şurup kabı orta ısılı ateşte 6-7 dakika kaynatılır. Tencere ateşten inince yassı kadayıflar soğumaya bırakılır. Soğuyunca servis tabağına alın. Üzerine bir kaşık kaymak koyun. Bir iki damla gül suyu dökün.(Hakiki saray usulünde sadece kaymak ve bir iki damla gül suyu konur.)
NOT: Sultan II. Selim'e Çift Katlı Yassı Kadayıf verildiği söylenir. Bu osmanlı padişahı tarafından çok beğenilen Çift Katlı Kadayıf tarifin aynısıdır. Sadece tek fark kaymak ve gül suyu iki kadayıfın arasına konur. Günümüzde kaymağın üstüne dövülmüş ceviz, hindistan cevizi veya antepfıstığı serpiliyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)